
Bir süredir bir söz vermiştim kendime, konuşmama sözü. Hani derler ya, tam dut yemiş bülbül, işte öyle bir şey. Ama bu sözü artık bozuyorum, yüzünüze hönküremediğim cümlelerimi, hikayelerimi, anılarımı, övgülerimi ve söylenmelerimi buradan yazmaya başladım tekrar.
Bu arada ne susmuşum ben ya, bildiğin içime atmışım. Şaka şaka, yok öyle huylarım. Yüklerimden kurtulmak için fazla da uğraşmam. Hani elindeki çöpü çaktırmadan yere atmaya çalışan tipler vardır ya, sanki kendileri başka yöne bakıyor diye bizde onların yaptıklarını görmeyeceğiz sanırlar. İşte öyle pislik bir huy benimki de. İçime atacağım ne varsa çaktırmadan atıveririm oraya buraya, dönüp bakmam da.
Benimki konuşmayı özlemek aslında çünkü bildiğin gevezeyim ben, gerçekten. Bir süre sonra susturmak istersin dinlemeye başlasan. Kendimden geçerim resmen. Ama bir süredir ne konuşuyorum, ne yazıyorum. En sonunda çok sıkıldım deyip attım kendimi buralara.
Hazır dutları sindirmişken başlayayım efendim anlatmaya.
Efendim? Dutlar mı? Ben yeterince yedim, gerisini sizlere bırakıyorum.
Bir cevap yazın